ETİKETLER :
doğa koleji
,
enerji verimliliği forumu
Uzman isimler Türkiye’de verimli enerji kullanımının boyutunu ele alarak, ülkemizdeki enerji kaynaklarının rezervleri, kullanımı ve gelecekteki enerji potansiyeli ile ülkemizin enerjinin verimli kullanımının önemine dikkat çekti. Günümüzde hızla artan dünya nüfusu, dur durak bilmeyen sanayi faaliyetleri ve hızla gelişen teknoloji karşısında yok olma tehditi ile karşı karşıya gelen doğal kaynaklarımızın içinde bulunduğu zorluk, enerji kaynaklarımızı verimli kullanmamızın yollarını aramamıza neden olmaktadır. Fosil yakıtlar ile elde edilen enerji sayesinde dünyanın doğal dengesi zarar görürken, ortaya çıkan enerji açığının kapanabilmesi için fosil yakıt ile elde edilen enerji kullanımı hızla devam etmektedir. Buna çare olarak birçok çevre kuruluşunun önderliğinde alternatif enerji kaynaklarına olan talep gün geçtikçe artmaktadır. Bu yıl ikincisi gerçekleşen enerji verimliliği formu ile Doğa Okulu öğrencileri toplumu enerji konusunda bilinçlendirmek, enerji verimliliği ve alternatif enerji kaynakları konularını doğal çevre ve ekonomi üzerindeki etkisine dikkat çekmeyi amaçlamaktadır.
Enerji alanında uzman konuklar bir arada
2013 yılında Doğa Koleji’nde ikinci kez gerçekleşen, faklı görüşlerin ve çalışmaların bir arada sunulduğu forumun moderatörlüğünü Oylum Talu yaptı. Konuşmacılar, Enerji Bakanlığı Müşteşar Yardımcısı Dr. Selahattin Çimen, Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Yönetim Kurulu Üyesi Muzaffer Başaran, Teksan Jeneratör İş Geliştirme Direktörü Erdal Yaylamış, Şehir Tiyatroları Sahneler Sorumlusu ve Yönetim Kurulu Üyesi aynı zamanda “Enerji Hanım” Kamu Spotu ile yakından tanıdığımız Süeda Çil, Hürriyet Gazetesi Ekonomi Bölümü Yazarı Merve Erdil’di. Panele katılan tüm konukların ortak düşüncesi hayatımızın her alanında enerjiyi verimli kullanmak ve enerji tasarrufuna önem vermekti. Enerji tasarrufuna önem vererek yaşarsak enerjimizi doğru kullanabileceğimizi ve mevcut durumun pek de iç açıcı olmadığını dikkat çeken konuşmacılar gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için her an enerji verimliliğini düşünerek ve hayatımızı buna göre kurgulayarak yaşamamız gerektiğini söylediler. Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Yönetim Kurulu Üyesi Muzaffer Başaran konuşmasının ana hatlarını Türkiye’de enerji kaynaklarının rezervleri ve elektrik üretimindeki verimlilik konusunda olduğunu belirtti. Başaran konuşmasına Dünya Enerji Konseyi ile ilgili şu bilgileri vererek başladı: “Dünya Enerji Konseyi Birleşmiş Milletler kurulmadan önce kurulmuş ve şuan da dünyada 120’nin üzerinde ülke üye durumunda. Türkiye de bu kuruluşa 1950’lerde üye olmuş. Dünya Enerji Konseyi’nin özelliği genelde sivil toplum örgütleri belli bir enerji kaynağı üzerinde yoğunlaşıyorlar ve belli bir kaynağın bir yerde lobisini yapıyorlar ancak Dünya Enerji Konseyi her hangi bir enerji kaynağını savunmuyor veya buna karşı değil, tüm enerji kaynaklarına bağımsız olarak bakan bir kuruluş. Dünya Enerji Konseyi dünyada üç senede bir tüm ülkelerin katıldığı konvensiyon yapıyor ve bu konvensiyon 2010 yılında Kanada’da yapılmıştı, 2013 Ekim ayında Kore’nin Seul şehrinde yapılacak. 2016 yılında ise İstanbul’da gerçekleşecek.”
Türkiye hızlı bir enerji tüketim artışı var
Türkiye 2011 yılı itibarı ile 115 milyon ton eş değer petrol oranında bir tüketim olmuş ve bu tüketimde 2035’te 136 milyon tona çıkacak. Türkiye hızlı bir enerji tüketim artışı var. Bu tüketimin kaynaklara göre dağılımına baktığımızda doğalgaz ilk sırada %32, % 29 kömür, petrol % 27, hidrolik % 4, odun, çöp % 3, jeotermal ve güneş % 3 ve diğerleri de % 2. Türkiye’deki enerji tüketiminde fosil kaynakların payının %90’ın üzerinde olduğu görüyoruz.
Türkiye enerji olarak ne üretiyor?
“Ürettiğimiz primal enerjinin %56’sı kömür, % 14’ü hidrolik, %11 odun, çöp, % 8 petrol, % 2 doğalgaz, % 9’u da rüzgar, jeotermal ve güneşten oluşuyor. Türkiye tükettiği enerjinin ancak %27-28’ini üretebiliyor. %72-73 ithal dolayısıyla enerjide ithal bağımlılığı söz konusu.” “Enerji verimliliği gerek enerji tüketiminde artan verimin karşılanması gerekse sera gazı emisyonlarının azaltılmasında maliyetteki en önemli önlem ve girişimdir. Maalesef Türkiye’de enerji yoğunluğu hala yüksektir. Türkiye’nin mevcut enerji yoğunluğunu düşürmek için potansiyel mevcuttur. Gayrisafi gidişata ve kişi başına enerji tüketiminin büyüme potansiyeli vardır ve kaçınılmazdır. Milli geliri artırırken enerji verimliliği iyileştirmeleri için önemli bir potansiyelimiz vardır.” “Her ülke kendi kaynaklarına göre enerji arz güvenliğini sağlamak durumundadır. Son yıllarda yenilenebilir enerjiye bir eğilim artışı olsa da fosil yakıtlara olan bağımlılık devam edecektir. İklim değişikliği ile ilgili mücadelede tek bir çözüm yoktur, yenilenebilir enerjinin kullanımının arttırılması, sera gazı emisyonu doğurtmayan nükleer enerjinin payının arttırılması ve enerji verimliliğinin payının arttırılması tedbirleri hep birlikte uygulanmalıdır.” Teksan Jeneratör İş Geliştirme Direktörü Erdal Yaylamış konuşmasına Teksan Jeneratör’ü tanıtarak başladı. Yaylamış, işletmelere doğalgaz, biyogaz ve çöp gazından oluşan kojenerasyon sistemleri kurarak kendi ısısını ve kendi enerjisini daha temiz daha güvenilir, daha ucuz, çevreye saygılı enerji kalitesine ulaşmalarına yardımcı olduklarını söyledi. Yaylamış enerji üretimi ile ilgili hizmet verdikleri sektörleri finans/ bankacılık, sağlık, turizm/otelcilik, üretim, veri merkezleri, üniversiteler ve avm’ler olarak sıraladı. Yaylamış, Türkiye’nin enerji kaynağı ile ilgili bir sorunun olmadığını, elimizdeki verileri kullanmak ile ilgili yöntemlerimizi geliştirmemiz gerektiğine değindi. Hürriyet Gazetesi Ekonomi Bölümü Yazarı Merve Erdil ise enerji verimliliğinin tanımını yaparak konuşmasına başladı: Enerji kaynaklarının üretiminden tüketimine kadar mümkün olan en yüksek etkinlikte kullanılması demektir. 2050 yılında dünya ekonomisin bugün olduğundan dört kat büyük olması bekleniyor. Bu da, bugün tüketilen enerji miktarının 2050’ye kadar %80 artacağı anlamına geliyor. Enerji talebindeki artışın büyük bölümü ise Türkiye gibi yükselen ekonomilerden kaynaklanacak. Türkiye’nin enerji talep artışı Çin’den sonra dünyada ikinci sırada. Sahip olduğumuz kaynakların değerini bilmek zorundayız Artan enerji ihtiyacı ancak yeni kaynakların devreye girmesi, inovasyon ve verimliliğin artmasıyla karşılanabilir. Elektriksiz geçen birkaç saate bile tahammül edemezken, sahip olduğumuz kaynakların kıymetini bilmek zorundayız. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), enerjiyi ürettiğimiz, dağıttığımız ve tükettiğimiz yöntemleri temelden değiştirmenin, geçmişte hiç olmadığı kadar kritik hale geldiğini vurguluyor. Bu değişimin gerçekleşmesi için hükemetlerin atabileceği iki adım bulunuyor: Enerji tasarrufunu desteklemek ve teşvik etmek için acil politika değişiklikleri, Daha uzun vadede alt yapı iyileştirmeye yönelik girişimler.